MakalelerTürk Dünyası Yaz Okulu’nun dördüncüsü başladıDevamı...
38°C
21/11/2024

1940 – 1945 Nazi yıllarında Amsterdam

  • Mayıs 6, 2021
  • 8 min read
1940 – 1945 Nazi yıllarında Amsterdam

Hollanda’nın kültür başkenti Amsterdam, 17. Yüzyılda, İspanya’dan kaçan Yahudilere kucak açtı. Zaten daha önce, Hollanda’nın ‘Altın Çağ’ dönemi sayesinde, Amsterdam uluslararası ticaret, bilim ve sanatın merkeziydi. Sefarad Yahudilerinin de kente gelmesiyle, Amsterdam düşünsel bir hareketliliğe sahip oldu. Böylece Amsterdam’da ekonomik ve sanatsal hareketliğe, bir de felsefi hareketlilik katılıyordu. Spinoza ile başlayan bu düşünsel gelenek, sosyolojide Marx, psikolojide Freud ve fizikte Einstein ile Avrupa düşüncesini etkisi altına alacaktı.

İşte, ekonomiye, sanata, kültüre, düşünceye, özgürlüğe, göçmenlere ev sahipliği ve analık yapmış Amsterdam, yıllar sonra, İkinci Dünya Savaş’ında Alman Naziler tarafından işgal edildi. Önce, 10 Mayıs 1940 tarihinde Rotterdam bombalandı. Diğer şehirler, başlarına bomba yağacağı endişesiyle teslim oldular. Nazilere karşı, ülke genelinde direnme ancak üç dört gün sürdü. Kraliçe, işgalden önce, İngiltere’ye sığındı.

Amsterdam işgal edildiğinde 800 bin nüfusa sahipti. Nüfusun yüzde onu Yahudilerden oluşuyordu. Yahudiler genellikle Waterlooplein ve Transvaal mahallelerinde ikamet ediyorlardı. Amsterdam’ın güneyinde, Rivieren ve Apolla mahallelerinde, 1933 yılında Nazi rejiminden kaçıp Amsterdam’a gelen 15.000 Yahudi yaşıyordu. 15 Mayıs 1940 tarihinde Almanlar Amsterdam’a girdiler. Nazileri bir grup SS sempatizanı ve işbirlikçisi karşıladı. 16 Mayıs’da, 39. Alman Ordu Birliği, Haarlemmerweg, Nassaukade, Rozengracht, Dam, Rokin, Amsteldijk, Weesperzijde gibi caddelerde geçit yaptılar. Mayıs ayı sonuna doğru, Yahudi Tarih Müzesi, Masonların Merkezi kapatılırken, Komünist Partisi yasaklandı.

Hitler, Belçika ve Fransa’da olduğu gibi, Hollanda’da yönetimin başına asker getirmedi. Hollanda’nın sorumluluğu, hukuk fakültesi mezunu Avusturya’lı Arthur Seyss-Inquart’a verildi. Yardımcısı ise yine Avusturyalı Johann Baptist Albin (Hanns Albin) Rauter oldu.
Nazilerin yönetime el koymasıyla, kısa bir sessizlik hakim oldu Hollanda’da. Ancak bu süreçte, Yahudiler, medya ve gazetelerden arındırıldı. Devlet kurumlarında çalışan Yahudi memurlar işten çıkartıldılar. 1940 yılının sonlarına doğru, diğer işgal edilen ülkelerde olduğu gibi, Hollanda’daki Yahudilerin de sürgün edileceği açıklandı.

Amsterdam’ın en uzun parklarından Vondelpark’ın girişlerine “Yahudilerin Girişi Yasaktır” tabelaları asılırken, sinemalara, plajlara, hayvanat bahçelerine, kahvelere, yüzme havuzlarına, kütüphanelere de Yahudilerin girişi yasaklanmıştı. 76 yıl sonra, Rotterdamlı girişimci, Niels van Deuren’in önerisi ve çalışmasıyla, 4 mayıs günü saat 17.15’de Vondelpark’ın girişine, o yılların anısına, sembolik bir anıtın açılışı yapıldı.

12 Şubat günü, 425 erkek ve gençlerden oluşan Yahudi bir grup, önce geçici kamp olan Schoorl’a, sonra Mauthausen konsantre kampına gönderildiler. Nazilerin her geçen gün sertleşen uygulamaları ve bu olay Amsterdam halkında çok büyük bir huzursuzluk oluşturdu. Amsterdamlılar 24 Şubat günü Noordermarkt’da toplanıp, işgalcilere karşı grev çağrısında bulundular. Ertesi gün 25 Şubat’da, Amsterdam’da şehir içi ulaşım, belediye, limanlar, metal sanayi, büyük iş yerleri, Bijeenkorf çalışanları grev yaptılar. Bir gün sonra bu greve, Zaandam, Kennemerland, Utrecht, Weesp ve Hilversum gibi şehir ve kasabalar da katıldı. Avrupa’nın işgal edilmiş hiçbir yerinde görülmeyen grev karşısında Almanlar çılgına döndüler. Grev, şiddet yoluyla 24 ağır yaralı ve 9 ölü ile bastırıldı tabiki.
Ancak, 24 ve 25 şubat grevleri, Hollanda tarihinde ‘Şubat Grevi’ olarak yerini aldı.

1942 yılının Temmuz ayı itibarıyla, Yahudilerin Amsterdam’daki toplu taşıma araçlarına binmeleri yasaklandı. Merkez İstasyon ile Plantega mahallesi arasında sefer yapan 8 nolu tramvay kullanım dışı kaldı. Çünkü bu mahallede genellikle Yahudiler yaşıyorlardı. Bir süre sonra, 8 nolu tramvay tutuklanan Yahudileri istasyona ve Westerbork kampına göndermek için kullanıldı. Amsterdam’ın doğu bölgesindeki Hollandsche Schouwburg (tiyatro binası) Naziler tarafından işgal edildi ve Yahudilerin kamplara gönderilmesi buradan organize edildi.

Amsterdam’da, Prinsengracht 263 nolu evde saklanırken yakalanan genç kız Anne Frank ve tuttuğu günlük notlar, Alman Nazi işgalini en iyi anlatan farklı bir şahitti.
Almanya’dan Amsterdam’a gelen Yahudilerden olan Frank ailesi, iki yıl süreyle saklanmışlar, dışarı ile ilişkilerini ve ihtiyaçlarını yakın arkadaşları karşılamıştı. Bir ihbar üzerine, 1944’ün Ağustos ayında Frank ailesi Naziler tarafından yakalanıp, Westerbrok geçici kampına ve bir ay sonra da Polanya’daki Auschwitz kampına sevk edilmişlerdi. Anne Frank ve ablası Margot, ekim ayında çalıştırılmak üzere Kuzey Almanya’ya, Bergen-Belsen toplama kampına gönderildiler. Ancak, Anne Frank ve kız kardeşi, Savaş’ın bitmesine haftalar kala, tifüs hastalığından hayatlarını kaybettiler.

76 yıl önce, 5 Mayıs 1945 yılında, Hollanda işgalden kurtuldu. Ancak Amsterdam, 1940-1945 işgal ve savaş yılları arasında, Nazilere yaklaşık 60.000 Yahudi vatandaşını kurban verdi. Bu sayı, o yıllarda, Amsterdam’daki Yahudi nüfusunun dörtte üçünü oluşturmaktadır.

İşte, o günden bugüne, Amsterdamlılar, 4 Mayıs gününü işgal ve savaşta ölenleri anarlarken, 5 Mayıs gününü de bağımsızlık ve özgürlük günü olarak kutluyorlar.

Geçen yıl ve bu yıl, salgından dolayı az sayıda ve görkemli etkinlikler olmasa da, 4 ve 5 Mayıs tarihlerinde yüzlerce program yapılır. 4 Mayıs akşamı, Hollanda’nın her yerinde, saat 20.00’de iki dakika saygı duruşu yapılır. İkinci Dünya Savaşı’nda ölenler, yaralananlar, yerinden olanlar, maddi ve manevi zarara uğrayanlar anılır. Duyarlı vatandaşlar, evlerinin önüne yarıya indirilmiş bayrakları asarlar. Amsterdam Dam Meydanı’ndaki anıta çelenk konur ve program yapılır. Amsterdam’ın onlarca belki yüzlerce yerinde yer alan savaş anıtlarına çelenkler konur. Bir çok insan, o gün yakalarına özgürlük rozeti takarlar.

5 Mayıs’da ise, gündüz bir çok etkinlik organize edilirken, akşamları “Özgürlük Sofraları” kurulur. Özgürlük sofraları, geçen yıla kadar, sokaklarda yüzlerce, binlerce insanın bir araya geldiği, savaş hatıralarının anlatıldığı anlardı. Her yıl bir konu seçilir, her kurum veya sofrayı kuran sokak ve mahalle sakinleri, o yılki konuya odaklanır. 4 ve 5 Mayıs Komitesi, özgürlük sofralarında yenilmek üzere özel, mayalı ekmek yaptırır, dağıtır.
Geçen yıl, özgürlük sofralarının konusu ’75 Yıllık Özgürlük, 75 Yıllık Direniş’ti. Bir önceki yıl ise, ‘Komşuluk İlişkileri ve Dayanışma’ydı.
Biz de, Türkevi Derneği olarak, Amsterdamlı Türkleri temsilen, her yıl bu programlarda yer alıyoruz.

Bu yıl, yine, çoğu online olmak üzere, Amsterdam’da 4 ve 5 Mayıs günlerinde yüzlerce etkinlik yapılıyor. Parool gazetesi, bu yıl, Amsterdam’da ziyaret edilebilecek savaş anıtları haritası özel eki yayınladı. İsteyenler bu kart rehberliğinde, şehirde bulunan 200 savaş anıtını ziyaret edebilecekler.
‘1 kartta 101’ kart adıyla yayınlanan gezi kartında, Amsterdam’dan 1940 – 1945 yılları arasında yaşananlar yer alıyor. Pakhuis de Zwijger kuruluşunun organizasyonuyla savaş anıları anlatılacak, konserler organize edilecek, seminerler verilecek. Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema başta olmak üzere, Yvette van Boven, Judith Cyrus, Gershwin Bonevacia, Job Cohen Jerry Afriyie, Abdelkader Benali, Lucas de Man ve Shihani Vranckx gibi bir çok tanınmış yazar, şair, sanatçı programlarda yer alacak.

Bütün bu programlar, yıl boyu yapılan hazırlıklar elbette İkinci Dünya Savaşı’nda yaşananların canlı tutulması, bir daha asla yaşanmaması, hatta, akla bile gelmemesi için yapılıyor. Son on iki yıldır, anma programlarının daha da görkemli yapılması takdire şayandır elbette. Hele, daha on beş, yirmi yıl öncesine kadar, ırkçılığın kınandığı, ırkçı bir partiden milletvekili seçilenin elinin bile sıkılmadığı bir Hollanda meclisinden, 2021 mart seçimlerinde, iki, üç ayrı siyasi partiden 25 ırkçı ve aşırı sağcı milletvekiline sahip olan bir Hollanda meclisine geldiğimiz bir zamanda, bu tür faaliyetler daha da anlam kazanıyor. O halde, biz de, ‘Yeni Amsterdamlılar’ olarak, yapılan etkinliklere seyirci kalmadan, hem katılmalı hem kurumsal olarak 4 ve 5 Mayıs günlerinde etkinlikler düzenlemeliyiz. Bu bizim lüksümüz değil, olmazsa olmazımızdır. Yani sorumluluk almak bizim varoluşsal görevimizdir.

Veyis Güngör
3 Mayıs 2021

 

About Author

Veyis Gungor

Drs. Veyis Güngör is geboren in 1962 in Konya, Akören. De basisschool en de middenschool volgde hij in Akören en het lyceum deed hij in Konya. In augustus 1980 is hij in het kader van gezinshereniging naar Nederland verhuisd. In 1984 begon hij zijn studie aan de Universiteit van Amsterdam, Faculteit Pedagogische Wetenschappen.