50 yıldır birlikte yaşadığımız Faslıları çok az tanıyoruz
Dr. Aarab: ‘Türkler kendilerini bir grup olarak profile ederken, Faslılar fert olarak profile ederler’
36.sı gerçekleştirilen Amsterdam Tartışmalarında Dr. Mustafa Aarab katılımcılara Fas ve Faslılar hakkında geniş bilgi verdi. Tartışmanın asıl hedefi Hollanda’daki Faslılarla Türklerin ilişkilerini tartışmaktı, ancak Mustafa Aarab’ın Fas ve Faslılar hakkındaki teferruatlı sunumu Türklerin konuyu sağlıklı bir şekilde tartışabilmesi için gereken temel bilgilerden yoksun olduğunu gösterdi. Dr. Aarab’ın seminer niteliğindeki bu sunumu bu eksikliğin giderilmesi yönünde önemli bir adım olmuş oldu.
Sosyal Kültürel Plan Bürosu (CBS) verilerine göre Türklerden sonra en büyük grubu oluşturan Faslılar hakkında Türk kamuoyunda klişe bilgiler dışında ciddi bir bilginin olmadığı bilinen bir gerçektir. Özellikle Randstad bölgesindeki büyük şehirlerde yerleşik olan Faslılar hakkında çoğunlukla basın yoluyla, özellikle de olumsuzluk içeren haber ve yorumlarla, bilgi sahibi olmaktayız. Bu da gerek ülke genelinde gerekse Türkler arasında Faslılar hakkında bir takım önyargıların oluşmasına sebep olmakta ve böylece toplumların birbirlerine yakınlaşması zorlaşmaktadır. Hâlbuki özellikle Türklerin Faslılarla iyi ilişkiler içinde olması gerekirdi, zira her iki toplumun da birçok ortak yönleri mevcuttur ve bu ortak yönler birbirleriyle yakınlaşma ve işbirliği için hem bir fırsat hem de zorunluluktur. Amsterdam Tartışmaları bu sebeple, hem Faslılar yakından tanımak hem de farklı alanlarda birbirlerine ne tür katkıları olabileceğini tartışmak amacıyla Fas toplumunu iyi tanıyan, aynı zamanda kendisi de Fasla olan ve işi gereği de Türklerle birlikte çalışmak durumunda olan Dr. Mustafa Aarab’ı ağırladı.
Aarab, ‘Türkler kendilerini bir grup olarak profile ederken, Faslılar fert olarak profile ederler’ diyerek başladığı konuşmasında bunun neden öyle olduğunun arka planını tarihi perspektiften açıklamaya çalıştı. Kendisine göre Türklerin grup olarak öne çıkmasının en önemli sebebi onların gurur duyabilecekleri başarılı bir ortak tarih ve kahramanları olmasıdır. Aynı şeyi Faslılar için söylemek mümkün değildir, zira Faslılar özellikle Hollanda’da çoğunlukta olan Berberiler, tarihin her döneminde kendi yöneticileri tarafından ötekileştirilip baskı görmüşlerdir. Haliyle devlete karşı bir güvensizlik hakimdir. Halbuki Türklerde bunun tam tersi söz konusudur.
Hollanda’da yaşayan Faslıların ezici bir çoğunluğu Berberilerden oluşmaktadır ve onların davranışlarını anlamak için de onların yaşadıklarını bilmek gerekir diyen Aarab, Berberilerin tarih boyunca ötelendiğini, hem devlet hem de hakim Arap sınıfı tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini, bunun da onların devlete karşı tutumlarını etkilediğini belirtti. Fas’ın kuzeyi ve güneyinin Fransızlar tarafından ‘faydasız Fas’ olarak adlandırıldığını, aynı yaklaşımın yöneticilerde de görüldüğünü söyleyen Aarab, Berberilerin yaşadığı kuzey bölgesinin her açıdan geri bırakıldığını belirtti. Sadece geri bırakılmakla kalmayıp aynı zamanda tarih boyunca bir çok katliama da maruz kalan kuzey bölgesi, bazen Fransızlar, bazen İspanyollar
tarafından bazen de kraliyet tarafından Fransızların veya İspanyolların da yardımıyla yerle bir edildi diyen Aarab, bunun Berberilerde tarihi bir travmaya dönüştüğünü söyledi. Berberilerin “Bizler Rif Daĝlarında yaşayan Berberileriz ve monarşi tarafından ötelendik” dediklerini ve tarih boyunca yaşadıkları tecrübelerden dolayı da üç şeye güvenmediklerini söyleyen Aarab, bu üç şeyin “öteki, ateş ve devlet (monarşi)” olduğunu söyledi. Fas’ta son yıllarda olumlu yönde bir takım gelişmeler söz konusu olsa da henüz istenen seviyenin çok gerisinde olduğunu ve demokratikleşme konusunda dişe dokunur bir iyileşme olmadığını söyleyen Aarab, belki muhalifleri eskisi gibi hemen hapse atmazlar, ama dışlayıp ötekileştirerek hapisten beter ederler dedi.
Hollanda’da yaşayan Faslılarla Türklerin de çeşitli açılardan mukayese edildiği toplantıda öne çıkan en önemli fark Türklerin davranışlarında toplumun önemli etkisi olduğu halde Faslılarda bunun pek de önemli olmadığıydı. Türklerin Türkiye ve Türklere olan sadakatinin onların davranışlarına yansıdığı, ancak Faslıların böyle bir sadakat kaygısının olmadığı ve davranışlarında kendi istek ve arzularının belirleyici olduğu tespiti yapıldı. Aarab: “Türkler Avrupa’ya gelirken yanlarında Türkiye’yi de getirdiler, ama Faslılar Fas’ı geride bırakıp geldiler.” Aarab’a göre Türkler ekonomik açıdan çok farklı sektörlerde başarılı girişimciler olurken, Faslılarda bu sınırlı kalmıştır. Türklerde dayanışma ruhu çok hakimken Faslıların böyle bir kaygısı olmadığını belirten Aarab, Faslıların ferdi olarak başarılı olduklarını ve bunun sebebinin de onların, Türklerin aksine, ferdi kariyer yaparken kendi toplumlarını dikkate almadıklarından kaynaklanabileceğini belirtti. Aarab, aynı şeyin gençlerin davranışlarında da etkili olduğunu düşündüğünü ifade etti.
Amsterdam Tartışmalarının 36.’sından çıkan en önemli sonuç ise, iki toplumu birbirlerine yakınlaştırmak için farklı çalışmaların yapılması gerektiğidir. Bunun için gereken adımların atılması temennisiyle biten toplantı sonrasında misafir konuşmacı Dr. Mustafa Aarab’a Hollandaca Mesnevi teşekkür mahiyetinde takdim edildi
Ahmet Suat Arı
Amsterdam Tartışmaları Moderatörü