MakalelerTürk Dünyası Yaz Okulu’nun dördüncüsü başladıDevamı...
38°C
21/12/2024

Kültür Diplomasisi, sivil toplum ve bir aktör olarak diaspora grupları

  • Haziran 6, 2014
  • 9 min read
Kültür Diplomasisi, sivil toplum ve bir aktör olarak diaspora grupları

Drs. Veyis GÜNGÖR Türkevi Araştırmalar Merkezi (Hollanda)
 Başkanı

Giriş
Günümüzde, özellikle uluslarası ilişkiler alanında kültür diplomasisi, kamu diplomasisinden sonra kullanılmaya başlayan en önemli araçlar arasında yerini almaktadır. Bir başka ifadeyle ‘kültür’ artık bir çok devletin dış politikasının integral bir bölümü haline gelmiştir. Sadece ülkeler değil örneğin Avrupa Birliği de ‘kültür diplomasisi’ politikalarının geliştirilmesi üzerinde uzun soluklu bir çalışmanın içindedir. Hatta UNESCO’nun Lozan’da yaptığı bir anlaşmaya göre ‘kültür’ ülkelerin her stratejik programının ayrılmaz bir parçası olarak müteala edilmelidir. Kültür diplomasisinin aktörleri ve uygulayıcıları arasında devletin sorumlu birimleri (dışişleri, büyükelçilikler, kültür ateşelikleri, enstitüler) yanısıra özel sektör, sivil toplum kuruluşları, sanatçılar, turizm, film/sinema, gastronomi, yabancı dillerde yapılan yayınlar gibi bir çok alanda etkin ve ehil olanlar da yer almaktadır. Konuşmamı, bu sektörlerden, bizim de içinde yıllardır bir aktör ve uygulayıcı olarak yer aldığımız, daha çok gönüllülük esasına dayanan sivil toplum alanında diaspora gruplarıyla sınırlı tutmak istiyorum.

Veyis Gungor portreKültür diplomasi modelleri

Çağımızda sivil toplum kuruluşlarının küresel anlamda üstlendikleri görevleri göz önüne aldığımızda, yapılan çalışmalar ve projelerle ikinci ve üçüncü ülkelerin vatandaşlarını etkilemeleri ve bu kitlelerin değişim sürecine katkıda bulundukları tartışma yer vermeden kabul edilmektedir. Sivil toplum kuruluşları ve diğer sivil aktörler kültür diplomasisi ile, temsil ettikleri kültürün, medeniyetin, fikrin ve ideolojinin değer ve normlarını da ikinci ve üçüncü ülkelerin insanlarına taşımaktalar. Uluslararası uygulanan kültür diplomasisi ile sosyal değişimlere katkıda bulunmaktalar.  
Son yıllarda, kültür diplomasisinde karşımıza çıkan bir üçüncü model de ‘dijital diplomasi’dir. Her geçen gün insanlar artık internet üzerinden iletişim kurmaktalar. Yeni iletişim yani yeni medya yukarıda ifade etmeye çalıştığımız sosyal değişim süreçleri ve değer ve normların iletilmesine yardımcı olmaktadır. Bu yol artık tabuları ve sansürleri kırmakta ve ortadan kaldırmaktadır. Örneğin blog yazarları yazılarıyla günümüz insanını meşgul etmekte  ve gündemi belirlemeyi denemektedirler.

Türkiye ve Türk Dünyası

Kültür Diplomasisi uygulamalarında öne çıkan başta İngiltere ve Yeni Zelanda olmak üzere, Almanya ve Noveç, son on yılda da Türkiye yeni oluşturduğu birimlerle, kamu diplomasisi yanısıra kültürel diplomasi alanında da önemli yol almaya başladığını görmekteyiz. Artık Türkiye, diplomasinin sadece diplomatlara bırakılması yerine, uluslararası kurumlarıyla kültür diplomasisi uygulamaya başlamıştır. Bunun en somut örneklerinden bir tanesi Yunus Emre Enstitüsü ve Türk Kültür Merkezleri projesidir. Ancak Fransa’nın Fransız Enstitüsü, İspanya’nın Cervantes Enstitüsü, Çin’in Çin Kültür Merkezleri: Konfüçyüs Enstitüsü’lerini göz önüne aldığımızda, hatta Almanya, Fransa, Norveç gibi ülkelerin kültürel diplomasi alanına yaptıkları yatırımları hatırladığımızda Türkiye’nin stratejik kültür diplomasisinin daha yeni olduğunu söylememiz gerekmektedir. 

Türk dünyasına gelince. 1993 yılında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Türkmenistan ve Özbekistan’ın işbirliğiyle kurulan kısa adı TÜRKSOY’un (Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı) bu ülke halkları arasında entegrasyonu sağlama yönünde hem de bu ülkelerin dışında yaptığı proje ve faaliyetlerle kültür diplomasisi alanında en öne çıkan proje olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak sivil toplum ve özel sektörde Türk dünyasında kültür diplomasisinin arzu edilen normlarda olmadığını belirtmemiz gerekmektedir.

Diaspora Grupları

Mensup oldukları ve aidiyet duydukları ülkenin, kültürün, dinin, coğrafyanın, medeniyetin değerlerini, hatta o ülkelerin siyasi gelişmelerini yaşadıkları ülkelerde çeşitli organizasyonlarla tanıtmak, yaşatmak için yoğun çaba sarfeden ve sivil toplumun önemli aktörleri olan diaspora grupları da kültür diplomasisinin en önemli uygulayıcılarındandır. Hatta diaspora grupları sadece kültür diplomasisinin uygulayıcıları olarak kalmamakta, yaşadıkları ülkelerin imkanlarını, elde ettikleri tecrübelerini, bilgi ve teknolojilerini aidiyet duydukları ülkelere transfer ederek o ülke ve toplumların bölgesel kalkınmalarına da katkıda bulunabilmektedirler. Dolayısıyle diaspora grupları bir çok ülke için bulunmaz sosyal sermaye iken, ülkeler arası çok yönlü ilişkilerde kaçınılmaz aktörler olarak nitelendierilmektedir. Bu bağlamda; yani hem kültür diplomasisi hem uluslararası kalkınma işbirliği alanında örnek teşkil ettiğine inandığım, Hollanda’da oluşturulan Avrasya Sivil Toplum Forumunu ve yabancı dilde yayınlar yapan Türkevi Yayınlarını burada kısaca sizlere anlatmak istiyorum.

Panel ve konusmacilar

Kültür diplomasisi örneği: Avrasya Sivil Toplum Forumu
Hollanda’da yaşayan Türk ve Akraba Topluluklar arasında stratejik işbirliğini arttırmak amacı ile Avrasya Sivil Toplum Forumu oluşturuldu. Forumun çalışmalarına Hollanda`da temsil edilen Uygur, Kazak, Azeri, Türkmen, Kırım, Nogay, Boşnak, Mısır, Batı Trakya, Afganistan Türk ve akraba kuruluşları katılmaktadır.
Amsterdam Türkevi Derneği öncülüğünde oluşan Avrasya Sivil Toplum Forumu başta Türkiye olmak üzere soydaş ve akraba toplulukların katıldıkları organizasyonlarla kültürel ve  tarihi mirasa sahip çıkıp, göçmenlik tecrübesinin paylaşılması ve gruplar arası iletişimin sağlanması, öncelikle sosyal, kültürel, folklorik faaliyetlerin yapılmasını hedeflemektedir. Avrasya Sivil Toplum Forumunda her topluluk bağımsız olup ortak akıl, tecrübe, yardımlaşma ve kaynaşma noktasında karşılıklı yardımlaşma esas alınmaktadır.
Bu çerçevede son on yılda hayata geçirilen bazı projeler şunlardır: 
Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumları;
Kosova’da Türkçe Radyoya teknik yardımı; 
Afganisatan’da okul donanımı; 
Kosova’da siyaset okulu projesi;
Makedonya sivil toplum çalıştayı;
Filistin’de Sağlık projesi;
Kosovalı gençler için Hollanda’da siyasi katılım kursu;
Brüksel’de Irak Türkmenleri Konferansı…
Kütürel ve siyasi Faaliyetler:
Bosna Kültür gezisi ve Amsterdam’da Bosna akşamı;
Avrasya şairler buluşması;
Türkmenistan günü;
Rabiya Kader’in katılımıyla Dünya Uygur Kurultayı hazırlık çalıştayı;
Dağlık Karabağ konferansı ve “Azerbeycan Günü”;
Mısır’la dayanışma yemeği;
Kazakistan DVD Belgeseli;
Hollanda’da Nogaylar DVD Belgeseli.
Avrasya Sivil Toplum Forumu tamamen gönüllülük esasına göre bir araya gelen gruplardan oluşmaktadır. Proje ve faaliyetlerle gruplar birbirlerini daha yakından tanırken, faailyetlere davet ettikleri yerliler de bu ülke ve toplulukların kültürleri hakkında bilgilendirilmektedir. Avrasya Sivil Toplum Forumu artık, Hollanda kuruluşları tarafından organize edilen festivallere davet edilerek Türk ve akraba toplukların kültürel değerleri daha geniş kitlelere tanıtılmaya gayret edilmektedir.

Türkevi Yayınları

Kültür diplomasisi alanında Hollanda’daki Türk diasporası tarafından teşekkül ettirilen bir başka kurum da Türkevi Yayınlarıdır. Kurum 25 yıl süreyle başta Hollandaca olmak üzere Türkçe, İngilizce ve Japonca kitap yayınları yapmıştır. Hollandaca yayınlanan bazı eserlerin konuları şöyledir:
Ibni Haldun ve Göç Tarihi;
Mesnevi, 6 cilt;
Mevlana Celaleddin Rumi’nin Yedi Öğüdü;
Hoca Ahmet Yesevi;
13. Yüzyıl Konya’sına Yolculuk; 
Ahilik Sistemi ve sosyal sorumlu girişimcilik; 
Yunus Emre; 
Evliya Çelebi; 
Dede Efendi; 
İstanbul Rehberi…
Sonuç
Hayatının yarısından fazlasını kültür diplomasisi faaliyetlerinde geçirmiş birisi olarak bugün Edirne’de sizlerle bir araya gelerek, “Türk Cumhuriyetleri; Kültür Diplomasisi ve Turizm” konulu bu uluslararası zirve toplantısında görüşlerimi ifade etmek benim için büyük bir zevk ve onur teşkil etmiştir. 
Sık, sık kültürel faaliyetlerin organizasonunu yapan birisi olarak ilk düşüncem, Türk Cumhuriyetleri ve akraba toplulukların dahilindeki ulusal, bölgesel ve yerel kültürlerin oluşturduğu eşsiz mozaiğin öncelikle birbirmize tanıtılması, bilinmesi ve takdim edilmesidir.
Ortak kültürel mirasın insan üzerindeki etkisi, ancak fiziken o coğrafyalarda bulunmakla ya da kültürel faaliyetlere katılmakla, harekete geçmekte ve insanı heyecanlandırmaktadır. 
Bugün, (ne yazık ki) dünyamızdaki gelişmeler bize homojenliği telkin etmektedir. Ama, (kültürel) çeşitlilik bir şekilde korunmalı ve sürdürülmelidir. Turizm, kültür diplomasisinin önemli alanlarından birisidir. Buna en canlı örnek, Türkiye’den Balkan ülkelerine yapılan grup gezileri ve ziyaretlerin her iki coğrafya insanında oluşturduğu derin duydular, heyecanlar ve aidiyetlerdir.
Bu bağlamda, gönüllü girişimlerin teşvik edilmesi gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşları ve özel sektör’de etkin olan aktörler kendiliğinden harekete geçerek, ki az sayıda da olsa bunlar varlardır, Türk dünyası ve akraba topluluklar arasında ortak akıl, ortak çalışma, birlikte hareket etmeye katkıda bulunabilirler.  
Tekrar ifade etmem gerekir ki, kültür diplomasisinin önemli aktörlerinden Türk dünyası sivil toplum kuruluşları arasında arzu edilen birlikte çalışma malasef görülmemektedir. Avrupalılar birlikte çalışmayı yarım asır sonra çözebilmişlerdir. Coğrafi engeller, dil/lehçe çeşitliliği, demokratik ve sivilleşme alanındaki farklılıklar kültür diplomasisi faaliyetleri/projeleriyle aşılmalıdır. 
Zaman içinde ortak hedefler doğrultusunda birlikte çalışma kültürü oluşturulacağına inanmaktayım. Bu, kültürel diplomasinin bir ürünü olacaktır. Diaspora grupları da bu süreçte önemli rol oynayacaklardır.
Edirne 29 Mayıs 2014

About Author

Attila Barat